Haber Detayı
19 Ekim 2019 - Cumartesi 11:00
 
Muğla’nın türkülerindeki acı
Türkülerin çoğunun olduğu gibi Ege türkülerinin de hikayeleri vardır. Bu türkülerden bazıları insanı o zaman dilimine götüren gerçek hikayelerden oluşmuştur. Her yöre kendi hikayesiyle anlatır türküleri. Adı geçen yerler ve yaşandığı mekanlar müze haline getirilerek günümüze kadar korunmuştur. Yöre halkı öyle sahiplenir ki acı dolu türkülerini. Bu gün bile kim dinlerse kendinden bir şeyler bulur sözlerinde.
YAŞAM Haberi
Muğla’nın türkülerindeki acı

Bodrum Söz/ Muğla'nın Yatağan ilçesine bağlı Gevenes köyünde, 1922 yılında, Mustafa Şahbudak adında, bir efe doğar. Babası ağadır. Köy Muhtarı Tevfik Cezayirli en yakın arkadaşıdır. Neredeyse her akşam köy kahvesinde bu iki arkadaş dama oynar. İddialı ve dostça yapılan bu karşılaşmalar, kahvedekiler tarafından da ilgi ile izlenir. 1946 yılı, Temmuz ayında bu arkadaşlığa kan damlar.

DAMA OYUNU BAŞLAR

Mustafa Şahbudak, her zamanki gibi yine köy kahvesine gider. Yine dama tahtasının başına otururlar. Oyunun yarısında orman memuru, Mehmet, çıkagelir, sarhoştur. Bir gün önce Çiftlik köyünde yangın olmuştur. 1946 seçimlerinin evrakları Yatağan'a gönderilecektir. Seçim evrakını Yatağan'a, köy bekçisinin götürmesi zorunludur. Ormancı ise, yangın evrakının bir an önce ilçeye götürülmesi için, bekçiyi muhtardan ister. Muhtar: "Olmaz, seçim sonuçlarının ulaştırılması gerekiyor" der. Bunun üzerine Ormancı ile Muhtar arasında bir tartışma başlar. Ormancı dama masasını bir yumrukta darmadağın eder. Mustafa Şahbudak, bu davranışa tahammül edemez ve Ormancı'ya bir tokat atar. Ormancı Mehmet, kamasını çıkarıp Mustafa Şahbudak'ın sol kolunu yaralar. O zaman, Mustafa Şahbudak Ormancıyı korkutmak için, tabancasıyla yere doğru ateş eder. İşte ne olursa, o an olur! Ne yazık ki, Mustafa Şahbudak, kaza kurşunu ile dostu Tevfik'i vurur. O günlerin imkansızlıkları içerisinde Tevfik'i, tahta bir sal üzerinde Muğla Devlet Hastanesi'ne götürürler. Ancak, Tevfik, hayata gözlerini kapar. En yakın arkadaşını öldüren Mustafa polise teslim olur. Cezaevindeyken her gece Tevfik rüyasına girer. Köyde kalamayacağını anlayan Ormancı, tayin ister.

ORMANCI
Çıktım Belen kahvesine baktım ovaya
Bay Mustafa çağırdı, dam(a) oynamaya,
Ormancı da gelir gelmez, yıkar masayı,
Laf anlamaz Ormancı, çekmiş kafayı
Aman Ormancı, canım
Ormancı Köyümüze bıraktın yoktan bir acı
Gevenes' in ortasında, değirmen döner,
Değirmenin suları, dağından iner,
Ormancı'ya atılan kurşun, Tevfik' e döner,
Tevfik' in feryatları, yürekler deler,
Aman Ormancı, canım Ormancı
Köyümüze bıraktın yoktan bir acı
Gevenes'in suları (var) hoştur içmeye,
Üstünde köprüsü var, gelip geçmeye,
Tevfik' imi vurdular, hiç mi hiç yere,
Yazık ettin Ormancı, köyün iki gencine
Aman Ormancı, canım
Ormancı Köyümüze bıraktın yoktan bir acı.

BODRUM HAKİMİ

Bodrum Hakimi Mefharet Tüzün, Bodrum'da yaşadıklarının onu hayatına son verdirecek noktaya getirmesi, adına türkü yazılması, söylenmesi, ama en önemlisi kimsenin asıl gerçeği bilmemesi yönünden sırlarla doludur. Bodrum Hakimi birden fazla gerçeği olan bir hayat hikayesi olarak günümüzde söylenen en sevilen türkülerden biridir. Bunlardan birine göre, Mefharet Hanım Bodrum'da bir gence idam cezası vermiş. Bunun üzerine çocuğun ağabeyi onu kaçırıp Turgutreis'in karşısındaki Çatal adalarında tecavüz etmiş. Bundan çok etkilenen Mefharet Hanım da dönüşte kendisini öldürmüş. Anlatılan diğer öyküler ise ayrıntıları farklı olsa da Mefharet Hanım'ın ölümünün arkasında bir aşk olduğu yolunda. Bunlardan biri, "Bodrum Hakimi" filmine de konu olan öykü. Türkan Şoray'ın canlandırdığı muhteşem hakim hanımın hiçbir zor karşısında eğilmeyen başı sonunda bir aşka yenik düşüyor. Ya sevdiği adama ölüm cezası verecekti, ya da... İkinci yolu seçti Bodrum Hakimi genç kadın.

SUÇLU DEĞİL SAVCI

Bodrum'daki bir diğer hikayeye göreyse, hakim hanımın sevgilisinin filmdeki gibi bir suçlu değil, Bodrum'un savcısı olduğu yönünde. Ama bu aşkın Mefharet Hanım'ı neden intihara sürüklediği konusunda rivayet muhtelif. Aşkı karşılıksız değildi ancak muhtemelen evlenemeyeceklerdi. Savcı evli miydi, ya da önce evlilik vaadettiği Mefharet Hanım'ı sonra terk mi etti? Büyük olasılıkla Bodrumlular pek sevdikleri "hakim hanım"larına böyle gayrimeşru bir ilişkiyi yakıştırmak istemediklerinden bu konuda susmuşlar, takvimlerinde bile "nişanlısı" sıfatını kullanmayı tercih etmişler.

Bodrumlular erken biçer ekini
Feleğe kurban mı gitti Bodrum Hakimi
Nasıl astın Mefaret Hanım kendini
Altın makas gümüş bıçak ile doğradılar tenini
Bodrum'un da dağları fundalık orman
Hakim Hanım yazmadın mı masana ferman
Nasıl astın Mefaret Hanım kendini
Altın makas gümüş bıçak ile doğradılar tenini
Bodrum'un da kalesi denize bakar
Hakime Hanımın ölümüne herkes yanar
Nasıl astın Mefaret Hanım kendini
Altın makas gümüş bıçak ile doğradılar tenini
Bodrum'dan da geçer iken onu görmüşler
Hakime Hanımı duyanlar çarşıya inmişler
Nasıl astın Mefaret Hanım kendini
Altın makas gümüş bıçak ile doğradılar tenini
Hakime Hanım memleketin Kütahya Tavşan
Hakime Hanım sen eyledin bizleri perişan
Nasıl astın Mefaret Hanım kendini
Altın makas gümüş bıçak ile doğradılar tenini
Bodrum'un da ekinleri erkenden bitti
Hakime Hanım kendisini intihar mı etti
Nasıl astın Mefaret Hanım kendini
Altın makas gümüş bıçak ile doğradılar tenini

HALİL VE GÜLSÜM İÇİN ÇÖKERTME

Bodrum daha Bodrum olmadığı zamanlarda yöre insanı turizmden bihaber iken buralardaki geçim kaynaklarından biri de hemen karşıdaki Yunan adasından "illegal ticaret" yapmakmış. Türkünün kahramanı Halil de hayatını bu şekilde kazananlardanmış. Halil'in yavuklusu da güzelliği Bodrum'da dillere destan olan Gülsüm'müş, ama Bodrum'un Çerkez kaymakamının da gözü Gülsüm'deymiş. Bu yüzden kaçakçılık yaparken Halil'i yakalamak için tüm gücünü ortaya koyuyormuş. Yine bir gün Halil kaçağa çıkmadan dönüşte Bitez Yalısı'na çıkacakları haberini salmış ki muhbirleri yanıltsın. Aslında arkadaşları Aspat koyunda bekleyeceklermiş. Kaçak dönüşünde Halil ve can arkadaşı İbraham Çavuş yolu şaşırıp karanlıkta Aspat diye Bitez yalısına girince kıyamet kopmuş. Pusudaki kaymakam önderliğindeki kolcular basmışlar kurşunu. Çatışma sırasında bir kolcu tarafından hançerlenerek öldürülmüş Halil. Gülsüm başta olmak üzere, tüm Bodrum yasa bürünmüş ve adına bu türkü yakılmış.

Çökertme'den çıktım da Halilim aman başım selamet.
Bitez de yalısına varmadan Halilim aman koptu kıyamet.
Arkadaşım İbram Çavuş Allahıma emanet.
Burası da Aspat değil Halilim aman Bitez yalısı.
Ciğerime ateş saldı kurşun yarası.
Gidelim gidelim Çökertme'ye varalım
Kolcular görürse nerelere kaçalım
Teslim olmayalım yaylım ateş saçalım
Burası da Aspat değil Bitez yalısı
Yüreğime ateş saldı kurşun yarası
Güvertede gezer iken kunduram kaydı
İpek de mendilimi Halilim ürüzgar aldı
Çakır gözlü Gülsüm'ü Çerkes kaymakam aldı
Burası da Aspat değil Bitez yalısı
Yüreğime ateş saldı kurşun yarası

HÜSEYİN KILIÇ/Yeniasır

Kaynak: Editör:
Etiketler: Muğla’nın, türkülerindeki, acı,
Yorumlar
Haber Yazılımı