Sevgili Orhan Bozkurt'un kaleminden Recep Kapucu(12.12.1963 Erzurum/ Karayazı)
Recep Kapucu ile Güncel Medya’nın yani Cumhuriyet Caddesi, Bahçe Sokaktaki ofisinde buluştuk. Erzurum basının yalnız adamı yine yalnızdı… Tek başına yaşıyor.
BAŞLARKEN
Gazetemizin görsel yüzünü ve içeriğini yeniden şekillendirdiğimiz bu dönemde, ‘Kentimizden Portreler’ başlığı ile bir röportaj dizisi başlatmaya karar verdik. Haftada bir gün hep yanı başımızda gördüğümüz ama bir türlü tanıyamadığımız, hep konuştuğumuz ancak dinlemeye pek fırsatımız olmayan insanlarla söyleşiler yapacağız. Kimle başlayalım diye düşünürken. Genel Haber Müdürümüz Leven Akpınar, “Recep Kapucu ile başla” dedi.
“Tamam” dedim. Telefonla teklifimizi ilettim. Kabul etti. Recep Kapucu, bizim mesleğin ‘aykırı tipi’ Erzurum’un ilk özel radyosu Güncel FM’in,www.gazeteguncel.com’un ve Güncel TİMES dergisinin kurucusu… Uzun yıllardır Kapucu’yu tanımama rağmen hiç bu kadar uzun konuşmamıştık. ‘Bir dokun bin ah işit!’ tarzı bir röportaj oldu. Ben Kapucu ile saatlerce süren bu sohbetten de, bu sohbeti deşifre edip yazarken de oldukça zevk aldım. Umarım siz de okurken o tadı yakalarsınız… Orhan BOZKURT
MUHALİF DURUŞLU YALNIZ ADAM!
Recep Kapucu ile Güncel Medya’nın yani Cumhuriyet Caddesi, Bahçe Sokaktaki ofisinde buluştuk. Erzurum basının yalnız adamı yine yalnızdı… Tek başına yaşıyor. Aslında Kapucu 10 kardeşi olan oldukça kalabalık bir ailenin çocuğu. Babası PTT dağıtıcısı olduğu için Karayazı’da doğan Hınıs’ta büyüyen, babasını erken yaşta kaybettiği için daha ilkokulda iken yaşam mücadelesi ile tanışan birisi…
Öyle ki, Kapucu daha ilkokul ikinci sınıfa giderken ticarete atılmış... Okulda arkadaşlarına gofret satarak harçlığını çıkarıyormuş. Lise yıllarında işi büyütüp seyyar satıcılık yapmaya başlamış… Hınıs İmam Hatip, Hınıs Lisesi derken askere gitmiş… Askerlik sonrası bir süre İstanul’da çalıştıktan sonra yeniden Hınıs’a dönerek okuduğu lisenin kantinini işletmeye başlamış… Ama aklında hep gazetecilik varmış.
Kapucu, bir gün gazetede gördüğü bir ilanla yaşamına yeni ufuklar açan yolunu çizmiş. İlçe muhabirleri arayan Milliyet Gazetesi’nin Hınıs muhabiri olmuş. Ele avuca sığmayan acar ilçe muhabiriRecep Kapucu’nun yaptığı haberler Hınıs’ın o günlerdeki bürokratlarını rahatsız etmeye başlamış. Hınıs’ta artık bu işi daha fazla sürdüremeyeceğini anlayınca Milliyet’in o dönemde Erzurum Büro Şefi olan Hayri Köklü tarafından Erzurum’a çağrılmış. Bir süre Erzurum’da Milliyet muhabirliği yaptıktan sonra Güneş Gazetesi’ne geçmiş. Daha sonra gazetenin Bölge Temsilcisi olmuş. Kıbrıslı işadamı Asil Nadir’in İngiltere’de tutuklanmasıyla birlikte gazete ekonomik krize girince tam 18 ay maaş almadan çalışmış.
YENİ BİR UMUT SIKINTILI GÜNLER
İşsiz kalan Recep Kapucu ne yapacağını düşünürken. Ülke genelinde yayınlanan yeni bir gazete kurulmuş Özgür Gündem!.. Kapanan Güneş Gazetesi’nin bütün ekibi bu gazeteye gitmiş.Recep Kapucu’da eski yöneticilerinin teklifi ile Gündem’e geçmiş.
“İşsiz kalmıştık. Ne yapacağımı bilmiyordum. Zor günlerdi. Yeni bir gazete kuruluyor. Ne olduğunu bilmiyoruz. Eski çalışma arkadaşlarım orada. Bize de teklif ettiler. Bende kabul ettim. Gazetenin, Doğu İlleri sorumlusu oldum. Ancak gazete yayınlanmaya başlayınca görüş ayrılıkları ortaya çıktı. Biz olaylara gazeteci gözüyle bakıyoruz. Onlar ise ideolojik olarak yaklaşıyorlardı. Zamanla gazetedeki bu tartışmalar sonucu bizim ekibimizden olanlar ayrıldı. Gazete yönetimi kendi adamlarını getirdi. Böylece bizde ayrıldık. Oldukça sıkıntılı geçen 9 aylık bu macerada sona erdi ve benim için yeniden işsiz günler başladı. Tabi bu ayrılmama o dönemin Erzurum Valisi Sayın Mehmet Ağar çok kızdı. Vali Ağar, ‘Bir dursaydın, sana iş ayarlasaydık. Sonra istifa etseydin’ diyerek tepki gösterdi.
Radyoculuk nereden aklına geldi? Bu dönemde mi Güncel FM’i kurdunuz?
Bir gün büromda yalnız başıma oturuyorum. İstanbul’dan bir telefon geldi. Güneş Gazetesi’nde birlikte çalıştığımız Yurt Haberler Müdürüm Yüksel Özbek aradı. ‘Recep ne yapıyorsun?’ dedi… ‘Ne olsun abi oturuyorum işte, iş yok güç yok’ dedim… ‘Oğlum boş oturana kadar bir radyo kur’ dedi. O güne kadar radyo ile olan tek bağlantım. Sadece dinleyicilik. Bu alanda hiç bir birikimim tecrübem yok. Yüksel Özbek, bana radyo kurmakla ilgili teknik ekipmanları temin edebileceğim yerlerin adreslerini verdi. Referans oldu. Arkadaşım Gürken Çelebi ile birlikte radyoyu kurmaya karar verdik. Ancak piyasaya yabancıyız. Tam bir vizontele hikâyesi sonrasındaGüncel FM yayına başladı.
RADYO KURACAĞIM DEDiM HERKES ÜSTÜME GÜLDÜ
O ilk günlere, yönelik unutamadığın birçok anın vardır. Ne gibi ilginçlikler yaşadınız?
Neler yaşamadık ki… Bu işe başlarken radyo ile bağlantımı anlatmak açısından ilginçtir. O günlerde Erzurum’da Rus Pazarı kuruluyordu. Bir gün pazarda gezerken iki kulaklık aldım. Onları getirip büromdaki masamın arkasına astım. Gören arkadaş somaya başladı. ‘Bunlar ne?’ diye. ‘Bende radyo kuracağım. Onunu için aldım. Kulaklık bunlar’ diyorum. Herkes üstüme gülüyor. Kimse radyo kuracağıma inanmıyor. Ama ben kafaya koymuşum. Nihayet 1992 yılı Ekim ayında yine İstanbul’dan Yurt Haberler Müdür Yardımcım olan Nursel Dinçer, Gürkan Çelebi ve başka iki arkadaşla radyomuzu kurduk. Nursel, İstanbul’dan Erzurum’a gelip gidiyor. Kadın hakkında bir çok dedikodu üretmeye başladılar. Zaten bizim bir sürelik şansız Özgür Gündem deneyimimiz var. ‘Yok bu kadın PKK finansörü, bu radyoyu PKK’nın parasıyla kurdular’ filan. Oysa ki Nursel’in, ağabeyisi İstanbul’da Emniyet Müdürü... Hem de o dönemdeki Erzurum Valisi Mehmet Ağar ve Emniyet Müdürümüz Cemil Serhatlı’nın arkadaşları...
VALİ AĞAR KORSAN YAYINA GÖZ YUMDU
Yani bürokrasi ile aranız iyiydi. Devleti de arkanıza almışsınız...
Biraz öyle oldu. Ancak başka sıkıntılar yaşıyoruz. Çünkü biz bir süre sonra Nursel ile anlaşamadık. Nursel İstanbul’a döndü. Oradan da ağabeyinin arkadaşları olan Erzurum’daki yöneticilere bir vekâletname göndermiş. Emniyetten çağırılar. Gittim. O zamanki Güvenlik Şube Müdürü, “Nursel Hanım vekaletname gönderdi. Bundan sonraki muhatabınız Emniyet MüdürümüzCemil Serhatlı ve Valimiz Mehmet Ağar” diye beni uyardı. Bir anda şirketin ortaklık yapısı farklılaştı… İlginçtir o zamanlar henüz bir yasamız filan yok. Bir nevi korsan yayıncılık yapıyoruz. Bir gün muhalefetinde baskısıyla ülke genelinde bütün özel radyoların yayınları durduruldu. Halk büyük destek oldu. ‘Radyomu istiyorum’ kampanyaları başlatıldı. Bende bir gün Vali Mehmet Ağar’ıtelefonla aradım, ‘Sayın valim ben korsan yayın yapacağım haberin olsun’ dedim. Ağar da, Nursel olayından dolayı. Oldukça esprili şekilde yaklaştı. ‘Şimdi dedi; sana yok yayın yapamazsın desem şirketimizin çıkarlarına ters düşeceğim. Evet dersem yasaları çiğneyeceğim. En iyisi sen ne yaparsan yap. Ama bir şikayet olursa radyonu kapattırırım’ diyerek yayına başlamamıza göz yumdu. Böylece Erzurum’un en yüksek binası olduğu için Gez Mahallesi’ndeki Kuşkay apartmanının bir dairesinde yaptığımız yayını Mumcu’da ki büromuza taşıyarak korsan yayınımızı başlattık. Olağanüstü bir ilgiyle karşılaştık. Zaten bir süre sonrada Tansu Çiller Başbakan oldu ve özel radyo yayınları serbest bırakıldı.
MİKROFONUMU SİLAHOLARAK KULLANMADIM
Recep Kapucu, hep muhalefet. Seni bu kadar muhalif yapan nedir?
Biz Babıali kültürü ile yetiştik. 26 yıldır ne kalemi mi, ne de mikrofonu mu silah olarak kullanmadım. Mikrofondan, gazeteden ve dergiden kendimi pazarlamadım. Ben kendi doğrularına inanan birisiyim. Benim doğrum doğrudur. Ben bir doğruya inanmışsam onu sonuna kadar savunurum. Bu nedenle de biraz muhalif oldum. Muhalif olmak insanı yalnızlığa itiyor. Ben de hep yalnız kadım. Birazda bu yöne itildim. Hep üstüme geldiler. Kullanmak istediler. Ancak çok şükür bugüne kadar hiç kullanılmadım. Birkaç tanesini ayırayım. Ama gerçek ve samimi sandığım dostlarımı zor dönemlerde pek yanımda göremedim. Ben kendime bile muhalefetim. Bazen yaptığım bir hatadan dolayı kendi kendime bile cezalar veririm.
Ne gibi cezalar?
Kendimi çok sorgularım. Sorgulamadan insan doğrusunu bulamaz. Bir hata yapmışsam. Kendimce yaptığım işin hatalı olduğunu kabul etmişsem. Örneğin bir ay sakal tıraşı olmam. Ya da takım elbise giymem. ‘Bir ay şu sevdiğin yemeği yemeyeceksin, şunu yapmayacaksın…’ gibi… (Gülümsüyoruz..) Bu güne kadar yayıncı olarak, gazeteci olarak bir kez duygusal davrandım. Ve birisi hakkında yanlı yayın yaptım. Ama aradan çok yıllar geçti. Hala içimde bir burukluktur. Asla unutamıyorum.
Özel radyolar Erzurum’a ne verdi?
Biz ilk özel radyoyu kurduğumuz zaman Erzurum’da kaset satılmıyordu. Bu şehirde kitleler tarafından protest müzik, özgün müzik hiç tanınmıyordu. Biz farklı bir ses olduk. Tek kutuplu bu kentte bazı tabuları kırmaya uğraştık. Yayınlarımız ilgi duydukça tehditler aldık, ‘Burası Erzurum. Siz ne yapıyorsunuz? Müslüman Mahallesi’nde salyangoz satılmaz..’ gibisinden. Oysa ben müziğin evrensel olduğuna inanıyorum. Müziğin dili, dini, rengi yoktur… Erzurum’da şu anda sekiz radyo istasyonu var. Ama kabul etsin veya etmesinler biz bu kentte farklı bir ses olduk ve bunu gösterdik.
Peki, internet gazeteciliği nereden çıktı?
Bir yerden çıktığı yok. Ben gazeteciyim, hep gazetemin olmasını istedim. 2007’nin Mayıs ayında Hınıs merkezli haftalık bir yerel gazete kurdum. Ancak iki sayı çıkara bildim. Ekibim yok. Yanıma aldığım arkadaşlarda yarı yolda bıraktı. Yaptığım gazetenin mizanpajı çok kötüydü. Mesleğime ihanet etmemek için bu kararımdan vazgeçtim. Bu sırada o yıllarda yeni tanıştığım ve o gün, bugün yanımda olan Hasan Samancı, bana internet gazetesi kurma teklifiyle geldi. Okeyleştik. Hatırlarsanwww.gazeteguncel.com adını aldığımızda sende o gün yanımızda sende vardın. Birlikte bu isme karar verdik ve domainimi aldık. Bir gün Hasan geldi, ‘Abi… Gazeteye bakıyor musun , hergün yüzlerce kişi giriyor’dedi. Bu sözler üzerine siteyi takibe aldım ve o gün, bugün 24 saat başındayım.
Bu tempo seni yormuyor mu?
“Sevgili Orhan, insan sevdiği bir işi yapıyorsa ondan yorulmaz. Bende işimi severek yapıyorum. Yıllardır hiç para kazanmadan işimi yaptım. Şimdi artık para kazanıyorum.Sonunda Erzurum’da internetin gücüne de reklama da inandı. Ama ben yine kaybeden taraftayım. Daha çok para kazanabilirim. Ama benim, şu muhalif duruşum var ya. İşte o her şeyi altüst ediyor.
Bu şehirde muhalefet olmak hiç kazandırmaz mı?
Ben görmedim… Adam reklam veriyor. Ya da kurum. Ama bunların yaptıkları yamukluklar karşısında susamıyorum. Görmezlikten gelemiyorum. Yazıyorum ve kaybediyorum. Birde başka nedenler var tabi…
BİZİ KOMÜNİST İLAN ETTİLER
Nedir o nedenler, Recep Kapucu ve Güncel reklam alanında da mı yalnız?
Ben siyasi olarak büyük baskılar gördüm. Hınıslı olduğum için, ‘Bu PKK’lı…’ dediler. Sosyal Demokrat olduğum içinde ‘Komünist’ dediler. Bu şehir varlığını dedikoduyla sürdüren bir zihniyete sahip. Bir örnek anlatayım. Bir mobilya mağazasının radyomuzda reklamları vardı. Bir gün mağaza sahibi aradı. ‘Kardeşim bizim reklamımızı artık yayınlama!’ Adam sinirlenmiş, ‘ne oldu, niye kesiyoruz reklamı?’ diye sordum. ‘Siz komünistmişsiniz. Radyonuzda komünist müzikleri çalıyormuş. Her gün onlarca insan gelip, O radyoda sizin reklâmınızın ne işi var? Onlar komünist müzik çalıyorlar diye şikayet ediyor’ dedi. Bende, ‘Ne güzel bak demek ki bizim radyoyu herkes dinliyor. İşte reklamın da amacına ulaşmış. İstediğin etkiyi yapıyor’ dedim. Adam bir süre düşündü sonra ‘He yav!.. Vallaha doğru diyorsun.. Tamam kalsın reklam…’ dedi. İşte bu zihniyetin olduğu bir kentte yayıncılık hele radyo yayıncılığı yapmak kolay iş değil.
Hep böyle mi devam edecek?
“Böyle devam etmemeli. Erzurum son yıllarda bayağı renklenmişti ama birden hızla bağnazlaşmaya başladı. Tek kutup, tek ses, tek renk oluyor. Dikkat edin kent 2011 Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunlarını yapmış, bir yandan da hızla eğlence yerleri kapatılıyor. Mevcut olanlarda yalnızlaştırılarak ötekileştiriliyor.
Bunu kimler yapıyor?
Erzurum’u en iyi özetleyen durum Ramazan ayıdır. Bakın bu şehirde Ramazan ayı boyunca zengini fakiri herkesin iftar sofrası tek tiptir. 30 gün boyunca bütün bir kentin iftar menüsü aynı değil mi… Ayran çorbası, kıyma, kadayıf…
GİDENLER KIYMETLİ ÖLENLER BADEM GÖZLÜ...
Erzurum’da hiç mi iyi şeyler olmuyor, gelecekten çok mu umutsuzsun?
İyi şeylerde oluyor belki ama çok az… Bu kentin değerleri yaşarken kıymet bulmaz. Kör ölür, badem gözlü olur misali.. Bu vefasızlıktır.Reyhani öldükten sonra değerlendi. Bir internet sitesi anket yapıyor. Deniz Gezmiş birinci çıkıyor. Şimdiye kadar bu kenteDeniz Gezmiş’in adını bile anamazdınız. Şimdi ne oldu?
Birazda Güncel Times’i konuşalım. Bu dergi nereden çıktı?
2011 sürecinde arkadaşlarımızla oturuyoruz. Bu süreç içerisinde neler yapabiliriz diye düşünürken, dergi fikri oluştu. Dergimize isim arıyoruz. Erzurum dünya kenti oluyorsa, bizim de dünya kentine uygun bir isimle çıkmamız gerekir diye düşündük. Güncel Times adında hem fikir olduk ve ilk sayımızı çıkardık. 4- 5 arkadaşla birlikte Güncel Times’i 14 sayı çıkardık. İşte burada muhalif duruşum yine karşıma çıktı. Arkadaşlarımla yollarımızı ayırdık. Şimdi Erzurum’da ve Türkiye’de marka olmayı başaran Güncel Times’i tek başıma çıkarıyorum. Tabi yine bazı arkadaşlarımın ve dostlarımın verdiği destekle.
Peki, Erzurum’da medya görevini yapabiliyor mu?
Hayır… Yapıyor diyemem. Ben yinede kendi adıma konuşayım. Özgür değiliz. Hepimizin göbek bağlarımız var. Göbek bağı olan, hiç kimse gazetecilik yapamaz. Sen sormadan ben söyleyeyim. Biliyor musun biz gazeteciler Erzurum’da ne zaman görevimizi layıkıyla yaparız. Ne zaman Erzurumlu gazete, dergi, radyo ve televizyonuna sahip çıkarsa, işte o gün biz de bağımsızlığımıza kavuşur ve mesleğimizi hakkıyla yerine getiririz.
Erzurum’dan gitmeyi hiç düşündün mü?
Benim ailem 1989 yılından beri İstanbul’da… Ben burada tek başıma yaşıyorum. Erzurum’da 56. Ecevit Hükümeti döneminde iktidar partisinin il başkanlığını yaptım. Dernekçilik yaptım. Çeşitli sivil toplum örgütlerinde görevler aldım. Değişim ve bir farklılık adına mücadele veriyorum. Ama Erzurum’dan gidene kadar da kendi mücadelemi sürdüreceğim. Çünkü ben bu şehri çok seviyorum… Çünkü, Erzurum her şeyin en güzelini hak ediyor. Ama gerçeği söylemek gerekirse kafamın bir köşesinden gitmekte hiç eksik olmuyor.
Yayın Tarihi: 17.05.2012
|